Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Millî Birlik Komitesinde Çatlaklar: Millî Birlik Komitesi üyesi Alparslan Türkeş daha ihtilalin ilk günlerinden itibaren millî birliği ve milliyetçiliği güçlendirecek bazı teşebbüslerde de bulunmuştu. Türkiye dışındaki Türklerle ilmî olarak ilgilenecek olan Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü'nün ilk adımlarını attı. Bu ilmî kuruluş yanında
''Ellerini bulur belki ellerim bir yalnızlık kuşatmasında...''
Reklam
bilemem kaç yusufun var köşe kuyularda bir kervanı bekler gibi bekler bakışlarını...
Şairin cenaze törenindekiler:
Cenaze törenine katılmak üzere Beyazıtta toplananları tefrik etmek artık zorlaşmıştı. Bu arada Şehir Meclisi üyeleri, Ferdi Öner, Recep Bilginer, Orhan Mete, Üniversite profesörlerinden Ah- met Hamdi Tanpınar, Mazhar Şevket İpşir, Sabahattin Eyüboğlu, Mina Urgan, Burhan Toprak, Rıfkı Melûl Meriç, sanatçı ve muharrirlerden Asaf Hâlet Çelebi, Fikret Adil, Reşat Ekrem Koçu, Nizamettin Nazif, Sait Faik, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Sabahattin Kudret, Münir Süleyman, Feridun Fazıl Tülbentçi, Behçet Kemal Çağlar, Hüsamettin Bozok, Abdülbaki Gölpınarlı, Lutfi Erişci, Muvaffak İhsan Garan, Orhon Arıburnu, Rifat Ilgaz, Sinan Korle, Cavit Yamaç, Fahir Onger, Râkım Çalapala, Ziya Osman Saba, Yaşar Nabi Nayır, Bedri Rahmi, Eren Eyüboğlu, Sabri Berkel, Cemal Tollu, A. Arad, Nuri İyem, Halil Dikmen, Necmi Rıza, Ercüment Behzat, Şehir ve Ses tiyatroları sanatkârları göze çarpıyordu. Biraz sonra kalabalık adam akıllı artmış, gelenleri farketmek imkânsız bir hal almıştı.
27 Mayıs Devrimi, Kemalizm'in temel felsefesi ne, devrimci ve ilerici doğrultusuna dönmüştür. 27 Mayıs Devrimi'nin hemen ertesinde, Behçet Kemal Çağlar'ın başkanlığında Atatürkçüler ile eski Halkevciler bir araya geldi ve örgütlenme konusunda anlaştı. Devrimin önderi Cemal Gürsel'in de uygun görmesi üzerine 1960 tarihinde, Türk kültür ve bilim insan larıyla sanatçıları, "Türk Kültür Derneği"ni kurdu. Behçet Kemal ve arkadaşları, Halkevlerinden yetiş- miş kadrolarla ilişki kurarak; Türk Kültür Derne ğini tıpkı Halkevleri benzeri biçimde ülke düzeyinde geliştirmek için çalışmaları yoğunlaştırdı. Türk Kültür Derneği, daha sonra 12 Nisan 1961'de, kamu yararına dernekler arasına alındı. Türk Kültür Derneklerinin çalışmaları kısa zamanda genişleyince ilgili çevrelerde yeni bir Halkevleri arayışı gündeme geldi. Dernek içi çalışmalar gelişince yeni bir tüzük komisyonu kuruldu ve Ceyhun Atuf Kansu'nun başkanlığında hazırlanan yeni tüzükte Türk Kültür Derneği'nin halkevi veya halkodası adı altında şubeler açabileceği benimsendi. Cemal Gürsel ve arkadaşları, doğacak tepkilerden çekindiği için Halkevi adının kullanılmasına karşı çıkıyor; Türk Kültür Derneği'nde toplanan aydınlar ise Halkevleri'nin yeniden canlandırılabil mesi için halkevi ve halkodası adı altında örgütlen- meyi savunuyordu. Yeni tüzük tasarısı, iki kesimin isteklerini uzlaştırıcı biçimde hazırlandı; hem Türk Kültür Derneği adı korundu hem de Halkevleri'nin yeniden açılması benimsendi.
Sayfa 37 - İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Harf inkılabı okuryazarlığın artışına yaradı mı?
Arap elifbasını bırakıp Latin alfabesine, daha doğrusu Atatürk'ün deyişiyle 'Türk alfabesi'ne geçilmesinin okur yazarlığı kolaylaştırıp cehaleti ortadan kaldıracağı tahmini de doğru çıkmamıştır. Rakamlar hakikaten şaşırtıcı sonuçlar vermektedir. Gazi Mustafa Kemal 8 Ağustos 1928 günü Sarayburnu'ndaki parkta yaptığı konuşmada
Cumhuriyetin kurulmasının ardından Masonlar, CHP kadroları içinde örgütlenmeye başladılar. Atatürk, 1935 yılında, bu Masonik örgütlenmenin farkına vararak locaları kapatma kararı aldı. Ancak yine de Masonik felsefe yaşamaya ve dahası dönemin Halkevleri ve Köy Enstitüleri gibi kurumlarıyla kitleselleşmeye devam etti. Halkevlerinin kuruluşunda tüm yetki, birçok masum insanın asılmasından sorumlu olan Ankara İstiklal Mahkemesi’nin Mason Reisi Dr. Reşit Galip’e verilmişti. Dr. Galip, Halkevlerinin açılışı ile ilgili TBMM’de yapmış olduğu konuşmada İslam dininin Türkiye için yol gösterici olamayacağını iddia etmişti. Halkevlerinin açılmasında adı geçen bir diğer tanıdık isim, Mason İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ydı. Behçet Kemal Çağlar, 1935 Halkevleri adlı kitabının önsözünü Kaya’ya ayırmıştı. Şükrü Kaya, Halkevlerini şöyle anlatıyordu bu önsözde: Halkevlerinin kültürel, sosyal ve ekonomik bakımlardan az zamanda yaptıkları tenvir, irşat hizmetlerini anlamak için kitaptaki yazılar ve rakamlar sağlamcaşahittir. Halkevleri vatandaşların medeni, bedii irfan ve zevk ihtiyaçlarını tatmin edecek müesseselerdir. Her yurttaş orada bildiğini öğretir, bilmediğini öğrenir. Her Türk münevveri bilgisini istidadından ziyade bu milletin onu yetiştirmek için sarf ettiği emeği borçludur. Hiçbir makam, hiçbir memuriyet, hiçbir eser bu borcu tam ödeyemez. 1934 yılına gelindiğinde, Halkevlerinin sayısı 103’e çıktı. Üye sayısı 55 bini bulan Halkevlerinde, 2 milyondan fazla kişi “eğitim”den geçirilmişti bu süre zarfında.
İstanbul’u sevmezse gönül, aşkı ne anlar?
İstanbul İstanbul’du işte. Zalim, tehlikeli, ama bir o kadar da güzel. Profesör’ün söylediği gibi: “O hep sana ihanet eder ama sen yine de onu sevmeye devam edersin.” Behçet Kemal Çağlar bir şiirinde “İstanbul’u sevmezse gönül, aşkı ne anlar?” diye soruyordu.
Sayfa 175Kitabı okudu
Ziraat Marşı...
İvriz Köy Enstitüsü'nde, uygulamalı tarım dersleri için tarlaya, bahçeye çalışmaya giderken Behçet Kemal Çağlar'ın yazdığı, Adnan Saygun'un bestelediği Ziraat Marşı'nı coşkuyla söylerdik. ... Kuracağız öz yurda dirliği, düzenliği, Yıkıyor engelleri yurdun egemenliği. Görsün köyler bolluğu, rahatlığı, şenliği, Bizimdir o yenilmek bilmeyen Türk Benliği. Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz, Biz yurdun öz sahibi efendisi köylüyüz...
Reklam
Maun Suresi Yazık : gösterişçin namaz kılana Yoksula yardımdan uzak kalana; Öksüzü hor görüp azarlayana; Ödünç vermeyi de ayıp sayana! Onun nasibi yok imandan yana. Behçet Kemal Çağlar
İnşirah Suresi Biz senin gönlünü şenletmedik mi ? Sırtındaki yükü hafifletmedik mi ? Bükmüyor muydu o yük belini? Adını sanını yüceltmedik mi?.. Her zorlukta bir kolaylık var elbet; Artır başarını, Tanrıya şükret Behçet Kemal Çağlar
" İstanbul İstanbul'du işte. Zalim, tehlikeli, ama bir o kadar da güzel. Profesörün söylediği gibi: ' O hep sana ihanet eder ama sen yine de onu sevmeye devam edersin.' Behçet Kemal Çağlar bir şiirinde ' İstanbul'u sevmezse gönül, aşkı ne anlar? ' diye soruyordu. "
Sayfa 209 - Doğan KitapKitabı okudu
Atatürk, arkadaşı Nuri Conker’in kızı Kıymet Conker, Ankara Kız Lisesini bitirdiğinde kendisine geleceği için ne dü­şündüğünü sormuş, "-İngiltere’de Edebiyat" cevabını alın­ca, Behçet Kemal Çağlar gibi onu da İngiltere’ye göndermişti. Teşekkür ve vedâ için geldiğinde ona şunları söyledi: "-Orada her ân bir Türk kızı olduğunu unutma. Çok çalış. Öğreneceklerin sadece senin için değil, burada bu imkânı bulamıyanlar için de gereklidir. Derslerinin dışında, onların ce­miyet münasebetleri, bu arada bilhassa insanlık üzerindeki düşünceleri, kuruluşları, yaymıya çalıştıkları fikirler konula­rında bilgi sahibi ol. İcabında beşerî münasebetleri tanzim eden (İnsanî ilişkileri düzenleyen) kuruluşlarına gir. Bunlar bugün senin memleketinde olmıyabilirler. Ama birgün muhak­kak olacaklardır. Dönüşünde rehberlik edebilirsen büyük hiz­met başarmış olursun." (Orhan Conker’in Atatürk’le ilgili dosyasından).
Sayfa 110 - Kazancı KitapKitabı okudu
Behçet Kemal Çağlar'a "Yahya Kemal?" demişler, "İstanbul'un sekizinci tepesi," demiş.
439 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.